Facebok

17 Kasım 2013 Pazar

ENDONEZYA - LOMBOK - GILI TRAWANGAN ADASI

Gili'ye gelir gelmez bisikleti ve üzerinde Duna Nina yazan tişörtüyle genç bir adam karşıladı bizi. Gideceğimiz  yere varana kadar adanın profilini çözdük. Burası doğal güzelliklerin peşinde koşan kim varsa kendine çeken bir mıknatıs ada. Hemen karşısındaki limanın aksine tertemiz denizi, bin bir çeşit kabuklu hayvan ve mercan parçalarının bulunduğu uzun sahil şeridi, yemekleri, motorlu taşıtlardan uzak yolları ve gece hayatı...









                  

Yalnız Rinjani'de son gün güneşin altında şapkasız uzun süre yürüyüş yapınca güneş çarpmış beni tabi. Adaya ayak basar basmaz kendimden geçtim. Akşamüstü saatleri varmıştık adaya, hemen yattım ve ertesi gün de hiç çıkamadım yataktan. Ateş, bulantı, kusma.. Hamileymiş gibi geçtiğimiz üç gün boyunca yediklerim aklıma geldikçe böğürmeler falan.. Böyle durumlarda yalnız geziyor olmamak büyük avantaj işte. Neyse ki dalış yapacağımız gün artık iyileşmiş, öküz gibi olmuştum :)
Sabah bu bölgede kullanılan geleneksel teknelerle çıktık yola.





Bizden başka iki dalgıç ki bunlar yüz yaşına merdiven dayamışlar, 50 yıldan fazladır dünyanın çeşitli yerlerinde dalış yapmaya giden Avustralya'lı iki arkadaş, bir ayakları çukurda diğeri denizde bunların :) Maşallah diyeyim! Bir de dalış merkezinden iki yerel var.
Üçerli gruplar halinde daldık, gayet güzeldi her gittiğimiz yerde daha da güzelleşiyor deniz altı. Endonezya binlerce adadan oluşan bir cennet.. İlk dalış  bizi çok şaşırttı. Suyun altı rengarenk ve köpek balığından ıstakozlara, palyaço balıklarından,kaplumbağalara ve deniz sümüklü böceklerine kadar ne ararsanız gördük ama Coşkun nefes alış verişlerini ayarlayamadığı için planlanan süreden biraz daha kısa sürdü.

















KAMUFLAJ USTASI AKREP BALIĞI











MÜREN




İlk dalışın ardından öğle yemeği molası ve öğleden sonra tekrar dalacağız. Çıktık tekneye kıyafetleri çıkartırken anam o da ne!? Kocaman bir şey hemen yüzeyde teknenin dibinde! Yereller başladı Balina köpekbalığı bu! Gözlükleri taksın herkes, fotoğraf makinelerini alın atlayın suya!! diye bağırmaya ama Coşkun atlamıştı çoktan, ben gözlüğü takarken baktım Coşkun ile balık ( balık demek de garibime gitti bak şimdi ) karşı karşıya, teknenin gövdesi ile dalgakıran zımbırtının arasındalar, Coşkun kıç tarafında köpekbalığımız önden girdi kıça doğru gidiyor.. Anam dedim bu belgesellerdeki gibi ağzı açık dosdoğru giderse,  Coşkun meraklı zaten, içine bakmaya girer kesin :)) Bir çizgi filmde mi ne vardı böyle bir sahne galiba hatırlayamadım tam.. Neyse Coşkun'la karşı karşıya gelince teknenin altından öbür tarafa geçti bu, biz de atladık suya ve yavaş yavaş uzaklaşmasını seyrettik.. Üzerinden 2 hafta geçti yazarken bile heyecanlanıyorum, hala. İnanılmazdı, çok güzeldi ve teknedeki herkes için bir ilkti. Bazılarına ömürlerinin son dönemlerinde, bazılarına bilmem kaç yüzüncü dalışlarında, bazılarına da bizim gibi ilk dalışta nasip oldu görmek :) Çok mu şanslıyız ne!
İşte çok büyük olmayan yaklaşık 8 metrelik balina köpek balığımız bu.






Sonraki üç dalış da her açıdan tatmin edici oldu ama 18 metre sınırı olan su altı kamerasıyla 22 metreye inmek büyük hata oldu. Yerel rehber bizim sertifikamızı dikkate almadan 18 metrenin üstünde dalışlar yaptırınca tabi biz de ses etmeyince su altı Nikon dalıştan birkaç gün sonra öldü :( Umarım tamiri mümkün olur..

Bu arada ikinci gemi batığına da dalmış olduk. Bir de bisiklet batığına :) Gürkan Genç'den son olarak beklediğimiz performans tam olarak aşağıdaki fotoğraf gibi ;) Zira sadece deniz altı kaldı demir atıyla girmediği!            
                                                                                                              

 Üçüncü ve son dalışta 55 dakikadan fazla 18 metrenin altında kaldık. Artık yüzerlilik ve havayı kullanma problemini aştık sayılır ama kulak eşitlemede neyi yanlış yapıyorsam artık dalıştan 4-5 gün sonra birkaç gün boyunca kulak ağrısı çekiyorum şuanda olduğu gibi :/ 















Bembeyaz kumsallar, berrak turkuvaz mavi sular, rengarenk mercanlar ve balıklar.. İstediğiniz her yiyeceği bulabiliyorsunuz, pahalı da değil. Her yerde görmeye alıştığımız çöp yığınları da yoktu burada, adanın çevresini gezemedik tamamen vakit kalmadığı için belki o yüzden kötü hiçbir yanını görmedik buranın. Hayal gibiydi, sonraki günleri planlamamış olsak uzun süre kalırdık burada kesin, çok ama çok sevdik..



           






Ayrıca özel olarak bahsetmek istediğim palyaço ( anemon ) balıkları var. Bir canlı bu kadar mı şirin olabilir!? Yumoş yumoş deniz lalelerinin arasından geçip her seferinde değişik yüz ifadeleriyle bakabilen bu balıklar beni benden aldı resmen.. Hani herkesin mümkün olsa olmak istediği bir hayvan vardır hatta genelde kuştur bu. İşte benimki palyaço balığı artık, tam benlik, valla bak yumuşacık bir yatakta bir o yana bi bu yana dönüp hiç yataktan çıkmamak gibi ;) 








Ayrılacağımız gün geldi çattı..
Sabah erkenden yolcu tekneleriyle Lombok'a geri döndük ve sırada Komodo Turu var!




Emine&Coşkun





3 yorum :

  1. Fotoğrafları göremiyoruz :(

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu durum fotoğrafları yüklemiş olduğumuz internet sitesi imgur.com un Türkiye'den erişiminin yasaklanması ile ilgili bir problem. DNS yada proksinizi değiştirerek yani internete Türkiye dışındaki bir ülkeden giriyormuş gibi yaparak fotoğrafları görüntüleyebirsiniz.

      Sil
  2. Kızıldeniz de daldığımda su altında bisiklet değil tank bulabilmiştim. Artık Başka bir ülkede denerim :). Dünyanın bir ucundan sevgiler...

    YanıtlaSil